Bir Rüzgara Düştü Şu Garip Gönlüm

Bir Rüzgara Düştü Şu Garip Gönlüm

BİR RÜZGARA DÜŞTÜ ŞU GARİP GÖNLÜM

Bir rüzgara düştü şu garip gönlüm,
Süleyman ne derse, o yana gider.
Yaprak gibi döner sağ ile sola,
Şükür, emri Hakk’a uyana gider.
 
Eli kolu bağlar sevginin ağı,
Gözümde düzlüğe çevirir dağı.
Tesbihlerle coşar sırrın kulağı,
Yaprağın zikrini duyana gider.
 
Bir yolcu misali gölgede durup,
Tefekküre daldım dizimi kırıp.
Kendisi aç iken, muhtaca verip,
Kanaat aşıyla doyana gider.
 
Der ki, "Bir olur mu diri ölüyle?"
İman yenilenir sohbet yoluyla.
Îsar şuuruyla, yokluk eliyle;
Ruhunu varlıktan soyana gider.
 
"Oku!" deyip saran Cebrail midir?
Canlara el koyan Azrail midir?
Düşünürüm, kurban İsmail midir?
Hak için nefsine kıyana gider...
 
“Diriler ile ölüler de bir olmaz. Allah,
dilediğine işittirir.” (Fâtır 22)