NUREDDİN YILDIZ HOCAYI İZLEYEBİLİR MİYİZ?

NUREDDİN YILDIZ HOCAYI İZLEYEBİLİR MİYİZ?

NUREDDİN YILDIZ HOCAYI İZLEYEBİLİR MİYİZ?

Soru: Hocam Selamun aleyküm. Nurettin Yıldız hocayı izleyebilirmiyiz?

Cevap: Ve aleyküm selam

Nureddin Yıldız hoca, genel olarak Ehli Sünnet gibi görünse de, eğitimini yurtdışında almasından mütevellit ister istemez Vehhabi Seleficilik damarından zehirlenmiş olan bir hocadır. 14 asırlık Ehli Sünnet vel Cemaat akidemize uygun düşmeyen birçok görüşleri mevcuttur.

Mesela kendisine sorulan, "Allah gökte midir?" sorusuna, "Bu soru 1400 yıldır çözülememiş, bırakın!" gibi kaçamak bir cevap vererek akidesini gizleme yoluna gitmiş ve olayı sulandırmıştır. Bu din bize geleli 14 asır oluştur. 14 asır öncesinden "Allah gökte oturuyor" diyen bir tek sahabe ya da halifeden ya da Peygamberimiz aleyhisselam'dan bir tek nakil yapsın da görelim!
Oysa bütün ümmet, Allah'ın, mekandan münezzeh olduğu konusunda icma etmiş iken, bu kesin delili nasıl bir el çabukluğuyla halı altına atabildin Nureddin hocam?
 
Bunun dışında Nureddin Yıldız'ın en önemli sıkıntısı, bu ümmete en büyük zararı vermiş olan iki adamdan birini, İbni Teymiye'yi çok metheder! (Diğeri İbni Sebe’dir! – Bkz. Şia)
Bu, 'Katilleri sevmiyorum ama eğitmenleri olan adamı seviyorum' demek gibi bir tavırdır.
Bugün, İslam adına masum insanları katleden ne kadar Vehhabi-Selefi varsa, eğitmenleri, usülsüz ve mezhepsiz olan İbni Teymiye'dir.
 
Bununla beraber, gariptir ki, Nureddin hocanın, bu kanlı adamı savunmadaki hassasiyetini, nedense tasavvuf ehline bakışında göremiyoruz.
 
Mesela, Şeyhi Ekber Muhyiddin-i Arabi'den bahsederken, İbni Teymiye'nin ağzıyla konuşuyor ve şeyhi tekfir ediyor!
Halbuki, bunu yapmak yerine Vahdet-i vücut halinin ne olduğunu İmamı Rabbani'den okumuş olsa idi, ehli hal hakkında böyle peşin hüküm vermez ve kul hakkına da girmez idi.
Tasavvuf gibi, eğitim almadığın bir konuda, "Ben bu konuyu bilmiyorum demek ve susmak, en büyük ilimdir" der İbni Mes'ud. (radiyallahü anh)
 
Bunun dışında, teferruata gelirsek, hocanın rastgeldiğim bir yanlış görüşü de, kandil geceleri konusundaki tahfif edici tavrı.
Bir sohbetinde, 'Kandil simidi yerse, cennete gideceğini düşünen adamlar' gibi bir tabir kullanıyor, kandil gecelerini değerlendiren Müslümanlar için!
Aslında hocanın, mübarek gecelere olan bu sert tavrına çok şaşırdığımı söylemeliyim.
Zira, bize karşı böyle tahkir edici bir cümleyi ancak Mealistler, Kemalistler ve Ateistler kullanır. Aynı safta olduğumuzu düşündüğümüz bir Müslümanda, bu nasıl bir ağızdır anlamadım?
 
20 yıldır insanları İslam'a davet eden bir adam olarak, bir tek Müslümanın ağzından, kandil simidi yerse cennete gideceğini söylediği bir cümle işitmedim.
 
Bunun yanında, konu hakkında rastgeldiğim bir videosunda, kandil gecelerini kutlamaya karşı olmadığını da gördüm.
Lakin meseleyi böyle mübalağa etmesini ve özel geceleri sıradanlaştırma gayretini de görmezden gelemem.
 
Zira, özel gecelerin kıymetini bildiren bu kadar ayet ve hadis, boşuna söylenmiş olamaz; Allah ve Resulü fuzuli söz etmez...
İnşaallah bu yanlış görüşlerinden de döner ve aynı safta olduğu Müslümanlara karşı daha bir insaf nazarıyla bakar.
 
Yine bana gönderilen bir videosunda, hakanımız, ümmetin halifesi Abdülhamid han hakkında, "İnsanları tarikata sevkederdi ama kendisi Aziz Mahmud Hüdai'ye gidip ilim öğrenmedi, piyano çaldı" gibi tezyif edici bir cümle kuruyor!
 
Abdülhamidi sani ile, şeyh Mahmud Hüdai arasında yüzlerce yıl var! Allah'tan kork hocam, bu nasıl söz?
Kaldı ki, halifemizin de diğer padişahlarımız gibi bir tarikat ehli olduğu Müslüman tarihçilerimizin malumudur.
 
Nureddin hocanın yanlışları hakkında bu yazdıklarımın hepsi bir kenara, beni en çok üzen görüşü; Hassan bin Sabit gibi Resulullah aleyhisselam'ın şiirleri sebebiyle methettiği bir sahabi hakkında, "Hassan bin Sabit ödlekti" tabirini kullanmış olmasıdır. İşittim ki bu videosunu Yotube'den kaldırmış sonraları. Tövbe ettiğine hüsnü zan ediyorum ve geçiyorum...
 
Biz Ehli Sünnet'i diğer 72 sapkın fırkadan ayıran en önemli özelliğimiz, sahabeye karşı olan edebimiz ve tavrımızdır. (radiyallahü anhüm)
Sahabe bizim kırmızı çizgimizdir.
 
İmam Rabbani'nin deyimiyle: "Bize Kur'an ve sünneti getiren sahabeyi kötüleyen, Kur'an ve sünneti yalanlamış olur."
 
"radiyaAllâhu anhum veradû anh" - "...Allah onlardan razı olmuştur, onlar da ondan razı olmuşlardır..." (Mâide 119)
 
Şu ayete bakın ki, Allah Teala, kitabı Kur'an'da, o sahabilerin hepsinden razı olduğunu söylemekle yetinmemiş, "veradû anh - onlar da Allah'tan razıdır" diyerek, sahabe efendilerimizin iman makamlarının yüceliğini bize açık olarak bildirmişken, sahabeye karşı bu tavır ve üslup nereden ve kimlerden öğrenilmiştir? (radiyallahü anhüm - Allah hepsinden razı olsun)
 
Yine Nureddin Yıldız'ın son dönemde ortaya attığı "İmam Gazali son nefesinde Eş'ari ve Maturidiliği reddedip Selefi oldu!" iftirası da, bu kişinin düzelme ve ana caddeye dönme ihtimalini kafamda bitiren açık bir iftirası olmuştur!
Vehhabiler, aynı yalan haberi birçok Ehli Sünnet alim için de yapmış ve son nefeslerinde Selefi akidesine döndüğü iftiralarını defaatle söyleyegelmişlerdir.
 
Tüm bu verdiğim bilgiler ışığında; eğer akaid kitapları okuduysanız ve akidenizi iyi biliyorsanız, Nureddin Yıldız hocanın 14 asırlık İslam'a, Ehli Sünnet'e uyan görüşlerini alabilir, uymayan görüşlerini de atarsınız.
Yok eğer, "Avamım ve ilmi bir araştırmam da olmamıştır" derseniz de, kesinlikle yılandan ve akrepten kaçar gibi kaçmanızı tavsiye ederim bid'at ehlinden.
 
Büyük hadİs imamının bir sözüyle bitireyim:
 
"İnsanların sözü hem alınır, hem de reddedilir. Ancak, şu kabrin sahibi Muhammed (aleyhisselatü vesselam)’ın sözü başka. O reddedilmez." İmam Malik (rahimehullah)
 
Not: İmamın bu sözü, alimler ve hocalar için geçerlidir. Avam, her durumda bid'at ehlinden uzak durmalı ve onları asla dinlememelidir.