BAZEN NİYETİMİZDE BOZULMALAR OLUYOR, NASIL İHLASLI OLABİLİRİZ?
Soru: Selamün Aleyküm hocam. Niyetlerimizin ancak Allah rızasını kazanmak olması gerektiğini biliyoruz lakin bazen içimizden istemedende olsa diğer niyetler geçiyor bu hallerden nasıl kurtuluruz? Amellerimizi nasıl sadece Allah rızasını isteyerek yapabiliriz?
Cevap: Ve aleyküm selam
Herhangi bir hayırlı ameli yaparken kalbimizden geçenler ne olursa olsun, yaptığımız iş iyi bir iş ise sevab alırız.
Bazen o iyilikten bizi koparmak için Şeytan kulağımıza eğilir ve 'bir daha bu işi yapma, kalbinde ihlasın yok, ibadetin geçersizdir' der. Bu bir hiledir. Sakın onu dinlemeyin!
İhlas, bir anda kazanılan bir şey değildir, iyilik yolunda çalışırsak Allah bizde yaratır ve zamanla bu nur kalbi kaplar.
Silsilemizin kilometre taşlarından İmam-ı Rabbani hazretleri konuyu şöyle tarif eder:
"İbadet yaparken, Allahü teâlâ emrettiği ve beğendiği için yapmaya niyet etmelidir. Bütün işlerin, iyiliklerin hep ihlas ile yapılması lazımdır. Kiminde, ihlas, kendini zorlayarak hasıl olur ve kısa bir zaman devam eder. Sonra kalbe nefsin arzuları gelir."
İşin diğer yönü, daha da önemlidir. Bir adamın ihlası olsa ama ibadeti şartlarıyla yapmayı bilmese, bu ibadeti Hak katında geçerli olmaz.
İmam bu durumu da şöyle tarif eder:
"Bir ibadetin ilmini öğrenmeyenin, şartlarını bilmeyenin, yaptığı ibadet, ihlas ile yapılmış olsa da, sahih olmaz. Hiç yapmamış gibi, Cehennemde yanar. Şartlarını bilerek ve gözeterek yapanın, ibadeti sahih olur. Cehennem azabından kurtulur. Fakat, ihlas ile yapmadı ise, bu ibadeti ve hiçbir iyiliği kabul olmaz. Sevap kazanmaz." İmam-ı Rabbani (rahimehullah)
Binnetice, önce Allah'ın kuralları iyice öğrenilecek, sonra öğrenilen bilgiler yerli yerince amele dökülecek ve sonra da bu ibadetler bir alışkanlık ve rutin haline dönüşecek, tıpkı diş fırçalama alışkanlığı gibi. İşte ihlas, bu üç madde yerine getirildikten sonra kalbe sinecek.
"(Azabdan) ancak Allah'ın hâlis kulları istisna edilecek..." (Sâffât 40)