OY VERMEK ŞİRK DİYEN VEHHABİLERE İBNİ TEYMİYE'NİN FETVASINI DELİL GÖSTEREBİLİR MİYİZ?

OY VERMEK ŞİRK DİYEN VEHHABİLERE İBNİ TEYMİYE'NİN FETVASINI DELİL GÖSTEREBİLİR MİYİZ?

OY VERMEK ŞİRK DİYEN VEHHABİLERE İBNİ TEYMİYE'NİN FETVASINI DELİL GÖSTEREBİLİR MİYİZ?

Soru: Hocam Vehabiler oy kullanmaya şirk diyorlar biliyorsunuz. Bunlara bid'at ehli İbni Teymiye ile de cevap verebilirmiyiz yoksa sadece Ehli sünnet alimlerinden mi nakil yapalım?

Cevap: İbni Teymiye, Vehhabi Seleficilerin âdeta tapındıkları, Haricî akidesine sahip bir alimdir.

O bile meşhur Feteva'sında, bu yöneticilik ve oy vermek hakkında işlerine gelmeyen ve taraf taraf gizledikleri şu fetvayı yazmıştır:

İbni Teymiyye:

“Zalimlerin, kâfirlerin sultasında Müslüman birinin görev alıp alamayacağı ile ilgili soruya değişik yerlerde şu cevabı verir:

“Bu şartlarda görev alan kişi, eğer gücü yettiği kadar adaleti ikame edip, zulmü Müslümanlardan hafifletiyorsa ve onun o görevde bulunması diğerlerine göre daha faydalı ise onun o görevde kalması caizdir. Gücün yettiği kadar adaletin ikamesi ve zulmün giderilmesi Müslümanlar üzerine farzı kifaye olduğu için bu işi ondan başka yapacak birisi yok ise bu görev onun için VACİP olur. Elinden geldiği kadar zulmü gidermekle sorumludur. Her şey elinden gelemeyebilir. Onun mevcudiyetine rağmen Müslümanların başına sıkıntılar geliyorsa o gideremediği müddetçe sorumlu değildir. Hatta bazen büyük zulmü hafifletmek için bizzat kendisi küçük zulmü Müslümanlara istemeyerek uygulamışta olabilir. Bundan dolayı sorumlu tutulmaz. Bütün bunlar maslahatın mefsedete galip olduğu durumlardadır. Hz. Yusuf’un Mısır Kralının hazinelerinin başına geçmesi bu kabildendir. Kral ve toplum kâfir idi. Şüphesiz kafir kralın adil olmayan uygulamaları vardı. Hz. Yusuf, o uygulamaların hepsinin önüne geçemiyordu. Ancak o, imkânı ölçüsünde adaleti ve iyiliği ayakta tutmaya çalışıyordu. Bunların hepsi, ‘Gücünüz yettiği kadar Allah’tan korkun’ ayetinin mazmununa girer.”

// Mecmuu’l Fetâvâ, Cilt 20, Sayfa 55 //

Not: İbni Teymiye'nin en meşhur talebelerinden İbni Kayyım da bu konuda aynı görüşe sahiptir.

Her alimin, icmaya, yani Ehli Sünnet vel Cemaat akidesine uyan görüşlerinden nakiller yapılabilir. Bid'at olan görüşleri ise reddedilir.