DALALET VE SAPIKLIK DERKEN NEYİ KASTEDİYORSUNUZ?

DALALET VE SAPIKLIK DERKEN NEYİ KASTEDİYORSUNUZ?

DALALET VE SAPIKLIK DERKEN NEYİ KASTEDİYORSUNUZ?

Soru: Hocam sohbetlerinizde dalalet ve sapıklık kelimelerini çok kullanıyorsunuz. Sapıtmak derken neyde sapıtmak tam olarak neyi kastediyorsunuz?

Cevap: İmam Fahreddini Razi, dalalet kelimesinin açılımını tefsirinde şöyle yapmıştır:

"Dalâletin Nevileri:

Bil ki, sapmak ve saptırmak mutlaka şu üç şeyin birisinde olur:

a) Ulûhiyyetle ilgili konularda...

Çünkü ulûhiyyet ile ilgili meselelerde, doğru tek, yanlış ise sayısızdır. Ulûhiyyet hususundaki sayısız yanlışlardan birisi de, şirk koşmaktır. Bu şirk, ya zındıkların (mecûsîlerin) dediği şekilde olur. Allah Teâlâ bu çeşit şirki, "(Onlar) cinleri O'na ortak saydılar" (En'âm, 100) âyeti ile haber vermiştir. Yahut, yıldıza tapanların dediği şekilde, yahut da putperestlerin dediği şekilde olur.

b) Nübüvvet ile ilgili konularda...

Bu, ya mutlak olarak nübüvveti inkâr edenlerin dediği şekilde; yahut âhireti (öldükten sonra dirilmeyi) inkâr edenlerin dediği şekilde, veyahut da sadece Hz. Muhammed'in nübüvvetini inkâr edenlerin dediği şekilde olur. Bu kısma âhiret ile ilgili konular da dahildir.

c) Allah'ın hükümleriyle ilgili konularda...

Bunlar pek çoktur. Çünkü mesela kâfirler, "bahire", sâibe" ve "vasile" dedikleri hayvanları haram, ama "meyte" (lâşe)'yi helâl sayıyorlardı. İşte bundan dolayı Allah Teâlâ, onların bâtıla hak, hakka da bâtıl hükmü vermeleri gibi, inandıkları şeyler hususunda, "Yeryüzündeki insanların çoğuna uyarsan, onlar seni Allah yolundan, yani doğru ve hak yoldan saptırırlar" buyurmuştur." Fahreddini Razi, Tefsir

"Allah'a ortak koşan inatçı inkarcılardan bir grup, Peygamber Efendimize gelerek, “Siz kendi öldürdüğünüz hayvanları yiyorsunuz da Allah'ın öldürdüklerini yemiyorsunuz!” diyerek basit bir kıyaslamayla mü'minleri şüpheye düşürmeye çalıştılar. Bunun üzerine bu ayetler indi." (İbnu’l-Cevzi, Zadu’l-Mesir, Beyrut, 1384/1964, 1, 116; bk. Tirmizî, Tefsîru'l-Kur'ân, 6/6, hadis no: 3069)