Amaçları, yorumu fazlalaştırıp, tıpkı Hristiyanlık ve Yahudilik gibi, İslam’ı tahrif etmek ve aslını unutturmaktır.
Mükemmel olan dinimizi, muharref dinler gibi bozmak ve maçı dengelemektir. Bir neslin yıkımını sağlamaktır. (Bu tahrif hareketiyle zihnen yıkılmış olan bir gencin önüne, Kur'an'ı koyun ve Arapça aslından yarım sayfa okumasını isteyin. Okuyamayacaktır!)
Bu ihanet şebekesinin tahrif planlarının başarılı olabilmesi için, tefsir alimleriyle, fıkıh alimleriyle ve hadis alimleriyle olan bağlantımızı koparmaları gerekmektedir.
Kıymetli Peygamberimiz aleyhisselatü vesselam’a en yakın olanlarla aramızdaki bu bağı koparmak için, önce kişiyi, aklın doğruyu bulmak için yeterli bir vasıta olduğuna ikna etmek için uğraşırlar.
Halbuki salt akıl, zifiri karanlıktaki gözler gibidir. Gözlerimizin görmek için ışığa ihtiyacı olduğu gibi, aklın da doğru yolu bulabilmesi için, vahyin ışığına ve o vahyi en iyi yaşayan bir modelin, yani Peygamberin ışığına ihtiyacı vardır. (Övgüler ve selam, âl ve ashâbına olsun!)
'Kur'an'ı oku, sen de anlarsın, hadislere ihtiyacın yok! Senin aklın yok mu?' diyorlar!
Ben de bu şaşkınlara diyorum ki,
Senin aklın yok mu?
Eczacılık hakkında bir kitap oku, artık çiçek böcek toplayarak bütün ilaçları sen yapabilirsin, eczanelere para vermene gerek kalmaz!
Senin aklın yok mu?
Cerrahlık hakkında yazılmış olan en önemli kitabı aç, oku!
Akciğer kanseri olan anneni sen ameliyat et. Kendi işini kendin gör! Kendin pişir, kendin ye!
Senin aklın yok mu?
Sürücü kursuna gidiyorsun, boşuna para veriyorsun. Git en detaylı trafik kitabını oku, ehliyet almana da gerek kalmaz.
Masraftan kurtul. Bin arabaya istediğin yere git!
Sübhanallah! Bu neyin kafasıdır?
Bu mezhepsizler, kısır inkar politikalarıyla, Müslüman mahallesine gelmiş salyangoz satıyorlar.
Hiç uğraşmayın, biz sümüklü böcek yemeyiz. Siz bu savlarınızı etrafınızdaki yamyamlara yedirin!
'Mezhebe gerek yoktur!' diyen kim varsa, gerçekte bize salyangoz yedirmeye çalışıyor demektir.
'Kader ve alın yazısı diye bir şey yoktur!' diyen adam, sana salyangoz veriyor dikkat et!
'Şefaat yoktur!' diyen, pis bir sürüngenle karnımızı doyurmak istiyor...
Kardeşim, bizler Müslümanız ve salyangoz yemeyiz!
Siz o elinizdeki garip yaratıklarla, Çin mahallesine gidin!
Orda çok müşteri bulursunuz!
Peygamber düşmanlarının burnu yerde sürtünsün…
İyice bilin ki, Şeytan’ın, amelini bozduğu bir adam günahkar ve fasık olur, ama hala Müslümandır.
Ancak, îtikâdını bozduğu adam ise bid'atçi olur. Sapanlar ise, artık Şeytan’ın askerleridir.
Efendimiz aleyhisselam bunlar hakkında şöye buyurur;
“(Dinde) Sonradan ortaya çıkan her şey bid’attır; her bid’at dalâlettir (sapıklıktır) ve her sapıklık da insanı ateşe sürükler.” (Müslim)
"Allah, bid’at ehlinin amelini, bid’ati bırakıncaya kadar kabul etmez." (İbni Mace)
Tuzaklar ve planlar ustası o Şeytan, kişiyi imanın şartını inkar eden bir hocaya gönderir, yol gösterir! Çünkü imanın şartlarından birini inkar küfürdür.
Peki, bu hoca 1400 yıldır altı olan imanın şartlarını neden beşe indiriyor?
Kanaatimce, bu adamın 6 sayısına karşı bir takıntısı var ve duymak istemiyor. Fantezi yapıyor ve 'İmanın şartı 6 değil 5' diyor!
Bu reformist hocalar hakkında benim de bir fantezim var:
Köhne bir bina tutucam. Her tarafa ses kolonları döşiycem. Ortada bisikletli bi kukla yürüyecek ve 'Hadi bi oyun oynayalım!' diyecek bunlara. Vericem testere müziğini arkadan. (Vericem kırbacı! Vericem kırbacı! Benim olacak fıstık!) Ahmet Çakar'la Rasim Ozan’ı da bunların içine atıcam.
Sabaha kadar tartışın!
Çivi çiviyi söker! (Başka bi deyimi daha vardı, dilimin ucunda…)
Bunları ancak Ahmet'le Rasim düzeltir, iddia ediyorum...
İçeriği ve reklamları kişiselleştirmek, sosyal medya özellikleri sunmak ve trafiği analiz etmek için çerezler kullanıyoruz. Sitemizi kullanımınızla ilgili bilgileri ayrıca sosyal medya, reklamcılık ve analiz iş ortaklarımızla paylaşabiliriz. İş ortaklarımız, bu bilgileri kendilerine sağladığınız veya hizmetlerini kullanırken topladıkları diğer bilgilerle birleştirebilir.