ALTIN GÜNÜ PARASIYLA KURBAN KESİLİR Mİ?
Soru: Öncelikle selamün aleyküm hocam. Annem güne girmişti ve o parayla kurban kesmek istiyor bunun bi sıkıntısı varmıdır hocam şimdiden teşekkür ederim...
Cevap: Ve aleyküm selam
Kadınların, kendi aralarında yaptıkları ev toplantılarında, 'gün' adını verdikleri sıralı yöntemle para ya da altın toplamaları menfaat karşılığı ödünç verme olacağından caiz değildir. Dolayısıyla böyle bir sistemden gelen parayla kurban kesmemesini tavsiye ederiz.
* Menfaat Karşılığı Ödünç Verme:
Hanefîlerin meşhur görüşüne göre, ödünç vermenin menfaat celbeden bir tarzda olmaması gerekir. Ancak ödünç verenin yararlanması, akit sırasında şart koşmaksızın ve bu konuda örf de bulunmaksızın olmuşsa bunda bir sakınca yoktur. Meselâ, ödünç alan kimse, yeni çıkan ve satın alma gücü daha yüksek olan yeni paralarla borcunu ödemek istese, ödünç aldığı tarihteki para çeşidi de halen tedavülde olmakla birlikte bu mümkün ve caizdir. Çünkü bunu zorlanmaksızın kendi isteği ile yapmaktadır. Ancak, bunu akit sırasında şart koşmuş olsalar, bu şart geçersiz olur. Rehin konusunda da durum böyledir.
Rehinden yararlanmak için şart koşulmuş veya bu konuda örfleşmiş bir uygulama bulunmuş olursa, rehin alanın yararlanması caiz olmaz. Ancak rehin verenin izin vermesi durumu müstesnadır. Bu takdirde rehinden yararlanma caiz olur.
Ödünç verene hediye vermenin hükmü de böyledir. Eğer şart koşularak verilmişse mekruh olur. Aksi halde bir sakıncası bulunmaz [212]
Ancak dostlar arasındaki hediye ve ikramlar bundan müstesnadır.
Şafiî ve Hanbelîlere göre, menfaat celbeden karz caiz olmaz. Meselâ, bir kimseye, evini kendisine satması şartıyle bir milyon lira ödünç vermek gibi. Daha fazlasını geri almak üzere ödünç vermek de böyledir.
Delilleri hadistir. Hz. Peygamber (s.a,) şöyle buyurmuştur :
«Hem ödünç (alıcıdan ödünç istemek), hem satış ve bir satış içinde iki şart helal değildir» [213]
Ashab-ı kiramdan Ubey b. Ka'b, İbn Mes'ûd ve İbn Abbas'tan rivayet edildiğine göre onlar :
«Menfaat celbeden her çeşit karzı yasak kabul etmişlerdir» [214] Çünkü karz akdi, dostluk ve Allah'a kulluk amaciyle, başka bir deyimle ekonomik bakımdan sıkıntıda bulunanlara yardımcı olmak ve karşılığını âhirette beklemek amaciyle yapılır. Onda bir menfaat şart koşulursa, karz akdi geçerli olmakla birlikte, şart lağv kabul edilir. Menfaat nakit para olsun, ayn olsun, az veya çok bulunsun müsavidir.
Ancak önceden şart koşmaksızın ödünç parayı geri verirken ilâve yapılsa veya bir teşekkür olarak evini tercihen ödünç para verene satsa, bunda bir sakınca bulunmaz.
Delil, Ebu Râfi' (r.a.)'in Resulııllah (s.a.)'den naklettiği hadistir. Yukarıda zikrettiğimiz bu hadiste, Allah Rasulü ödünç aldığı iki yaşlarındaki deve yerine altı yaşlarında daha değerli deveyi vermiş ve «Sizin en hayırlınız borcunu en güzel şekilde ödeyeninizdir» [215] buyurmuştur.
Câbir b. Abdillah'tan şöyle dediği nakledilmiştir:
«Benim Resulullah (s.a.) da bir hakkım (alacağım) vardı. Bana bunu ziyade ederek ödedi» [216]
Aslında, menfaat celbeden karz yasağı ez-Zeylaî'nin Nasbu'r-Râye'de tesbit ettiği gibi, herhangi bir hadise dayanmaz.
Bunu şart koşulan veya örf haline getirilen menfaatlerle ilgili olarak düşünmek mümkündür .
Mâlikîlere göre, başkasına ödünç verenin, ödünç verdiği kimseden herhangi bir şekilde yarar sağlaması caiz değildir.
Ancak dostlar arasındaki ikram ve hediyeleşmeler borç münasebetleri olsa da zarar vermez.
Borcu ödeme sırasında verilen fazlalığa gelince, Mâlikîler bunu iki kısma ayırarak değerlendirmiştir :
1) Borç satım akdinden doğmuşsa; fazlalık mutlak olarak caizdir. Ödenen borç, sıfat veya miktar bakımından daha fazla olsun, vadesinde, vadeden önce veya sonra olsun müsavidir.
2) Borç karz akdinden doğmuşsa; fazlalık şart koşulmuş veya vadedilmiş yahut âdet olmuşsa mutlak olarak caiz değildir. Şart koşulmamış, vaad ve âdet yoksa fazlalık ittifakla caizdir.
Delil, Hz. Peygamber (s.a.v.)'in iki yaşındaki deve yerine daha değerli bir deveyi vermesidir. [217]
[212] İbn Âbidîn, a.g.e, c. IV, s. 182.
[213] Buhârî, Büyü', 73; Tirmizî, Büyü', 19; Nesâî, Büyü', 60, 71, 72.
[214] Beyhakî, Sünen, c. V, s. 349, 350. Beyhakî bu hadise «münker» demiştir. İbn Kudâme, el-Muğnî, c. IV, s. 319.
[215] Müslim, Müsâkât, H. 118; Ebu Davud, Büyü', 110; Tirmizî, Büyü', 73.
[216] Müslim müsekat, H,120. eş şevkani, a.g. e. c. V, s. 231 ez-Zühaylî, el-Fıkhu'I-İslâmî fî Uslubihi'l-Cedîd, c. I, s. 504.
[217] İbn Kudâme, a.g.e, c. IV, s. 319; ez-Zühaylî, a.g.e, c. I,s. 503, 504.
* Alıntı Başlangıcı: Dr. Hamdi Döndüren, Çağdaş Ekonomik Problemlere İslami Yaklaşımlar, İklim Yayınları: 91-93.