BÜYÜK GÜNAH İŞLEYENLER NEDEN KAFİR OLMUYOR?

BÜYÜK GÜNAH İŞLEYENLER NEDEN KAFİR OLMUYOR?

BÜYÜK GÜNAH İŞLEYENLER NEDEN KAFİR OLMUYOR?

Soru: Selamun aleyküm hocam. Selefi itikatına kendini kaptırmış fakat bundan habersiz bir kişi bana namaz kılmayan kafirdir ve kaza namazı yoktur dedi. Ben ne desem de tatmin olmuyor, kendince ayet ve hadis okuyor. Kaza namazını reddetmesinin başlıca sebebi ise, "adam kılmıyor kılmıyor sonra tövbe ettim diyor kılıyor. Ben enayimiyim" diyor. Sorum şu: Namaz kılmayan veya faiz yiyen (ayetteki savaş mevzuundan dolayı) neden kafir olmuyor?

Cevap: Ve aleyküm selam

Tövbe ancak günahları temizler; namaz, oruç ve zekat borçlarını temizlemez! Öncelikle bu kardeşin bunu bilmesi lazımdır. Kişi müslüman ise, bu borçlar yıl be yıl yazılmaya ve birikmeye devam eder. Milyon kez tövbe etse, amel etmeden bu borçları ödemiş olmaz.

'Enayi miyim' sözüne gelince;
Namaz kılmak ve Allah'a olan kulluk vazifeni yerine getirmek enayilik midir? Bu ne arızalı bakış açısı?
Demek ki bu mezhepsiz kişi, Allah'a olan ibadetlerini sıkıla sıkıla ve zorla yapıyor, hiç hazzı yok!
 
Şimdi, büyük günah işleyenlerin kafir olmadıklarının delillerine geçelim...
 
Amelin imandan ayrı olduğunu, imamların imamı Ebu Hanife'den öğreniyoruz:
 
"Amel imandan ayrı, iman da amelden ayrı şeylerdir. Mü'minin bir çok zaman bazı amellerden muaf tutulması bunun delilidir. Bu muaflık halinde, mü'minden imanın gittiği söylenemez. Âdet gören bir kadın, namazdan muaftır. Fakat, ondan imanın kaldırıldığını, yahut imanın terkedilmesinin emredildiğini söylemek caiz değildir.
Şâri' o kimseye "Orucu terket, sonra da kaza et," demiştir. Fakat "İmanı bırak, sonra kaza et," denilmesi caiz değildir.
Fakirin zekât vermesi gerekmez, demek caizdir. Fakat fakirin iman etmesi gerekmez demek caiz değildir." (İmam-ı Azam Ebu Hanife - Vasiyet)
 
Yine büyük günah işleyenlerin kafir olmayacakları ile alakalı olarak, talebe Mukatil (rahimehullah) ile, alim Ebu Hanife (rahimehullah) arasında geçen konuşmalara bakalım. Tekfirci olan bu kardeşimiz, İslam'ı bu iki müçtehidden daha iyi bildiğini iddia ediyorsa, zaten konuşacak birşey kalmamış demektir.
 
BÜYÜK GÜNAHLARI İŞLEYEN ALLAH DÜŞMANI OLUR MU?
 
Ebu Mukatil: Yemin ederim ki, bundan daha açık bir kıyas bilmiyorum. Fakat mü'min büyük günahları işlediği zaman, Allah düşmanı olur mu? Bunu açıklayın.
 
Ebu Hanife: "Mü'min tevhidi terketmediği müddetçe, bütün günahları da işlemiş olsa, yine Allah düşmanı olmaz. Zira düşman, düşmanına buğz ve nefret besler, noksanlık izafe eder. Halbuki mü'min, büyük günah irtikap etmesine rağmen,
Allah'ı her şeyden daha çok sever. Keza mü'min, ateşte yakılması yahut da Allah'a kalbinden iftirada bulunması hususunda muhayyer bırakılsa; ateşte yakılmayı, Allah'a gönlünden iftira etmeye tercih eder."
 
MÜ'MİN, NEDEN ALLAH'A ÂSİ OLUYOR?
 
Ebu Mukatil: Eğer Allah, mü'mine her şeyden daha sevgili ise, niçin mü'min O'na isyan ediyor? Seven, sevdiğinin emrine isyan eder mi?
 
Ebu Hanife: "Evet; çocuk babasını sever, fakat bazan da ona âsi olur. Mü'min de böyledir, her ne kadar isyan etse de,
Allah ona her şeyden daha sevgilidir. Şehvet, zahir ve galiptir, bir çok şiddetli arzular üstün geldiği için, mü'min Allah'a âsi olur. Bir sultanın işini yapan vazifeli kimse, işini terkederse, karşılığında çeşitli işkenceler görür. Fakat serbest bırakılınca, eğer gücü yeterse işine döner. Keza kadın, doğum esnasında en büyük sıkıntılarla karşılaştığı halde, aradan zaman geçip iyi olunca çocuk istemesi bunun misalidir."
 
HESABA ÇEKİLECEĞİNİ BİLMİYOR MU?
 
Ebu Mukatil: Şehvetin galip gelmesi hususunu belirtiyorsunuz. Zîra, birçok âbid kişiler vardır ki, şehvet onları sarsmıştır. Fakat günahkâr mü'min, günah işlerken, işlediğinden dolayı hesaba çekileceğini biliyor mu? Bunu açıklayın.
 
Ebu Hanife: Mü'min irtikâp ettiği günahı, azaba çekileceğini bilerek işlemez. Fakat işlediği günahı, ya Allah'ın affedeceğini ümit ettiği için veya hastalık ve ölümden önce tevbe edeceğini umduğundan dolayı işler.
 
Ebu Mukatil: Kişi, azaba uğrayacağından korktuğu bir şeyi işlemeye teşebbüs eder mi?
 
Ebu Hanife: Evet, kişi kendisinden korktuğu yiyecek, içecek, harp, deniz yolculuğu vs. gibi şeylere yönelir. Eğer insan için, batmadan kurtulmak ümidi olmasaydı, hiçbir zaman deniz yolculuğu yapmazdı. Yahut zafer ümidi bulunmasaydı, hiçbir zaman harbetmezdi... (İmam-ı Azam Ebu Hanife - Alim vel Muallim)
 
İki imamımızın arasında geçen bu konuşma, büyük günah işleyenlerin kafir olduklarını iddia eden Mu'tezileye,
Haricilere, Vehhabi-Selefilere karşı, Ehli Sünnet vel Cemaat akidesinin temel sütunlarını bildirir.
 
Büyük günah işleyenlerin kafir olmadıkları hususunda, Ehli Sünnet alimlerinin cumhurunun icması vardır...