ALLAH'IN, HER İNSANA KORUYUCU MELEKLER VERMESİNİN HİKMETİ NEDİR? - HAFAZA MELEKLERİ

ALLAH'IN, HER İNSANA KORUYUCU MELEKLER VERMESİNİN HİKMETİ NEDİR? - HAFAZA MELEKLERİ
ALLAH'IN, HER İNSANA KORUYUCU MELEKLER VERMESİNİN HİKMETİ NEDİR? - HAFAZA MELEKLERİ
 
Soru: Hocam her insanda hafaza melekleri olduğunu biliyoruz. Peki Allah neden bu melekleri bizi takip etmesi için vazifelendirmiş. Yani binevi koruma gibi yanımızda duruyorlar neden?
 
Cevap: Hafaza, koruyucu meleklere, takipçi melekler de denilir Kur'an'da.
 
"İnsanı önünden ve ardından takip eden melekler vardır. Allah’ın emriyle onu korurlar..." (Ra'd 11)
 
İmam Fahreddini Razi, meleklerin insanları takip etmesinin hikmetlerini meşhur tefsirinde şöyle açıklamıştır:
 
"1) Şeytanlar, insanı şer ve günah olan şeylere çağırırlar. Melekler ise hayır ve taat olan şeylere çağırırlar.
 
2) Mücahid: "İnsan uyurken ve uyanıkken, kendisini cin ve insanlardan koruyan bir meleğin onunla birlikte bulunduğunu" söylemiştir.
 
3) Biz bazan sebepsiz yere durup dururken insanın kalbine bir niyetin geldiği, sonra da kalbine gelen o şeyin kendisi için faydalı ve hayırlı bir sebeb olarak ortaya çıktığını; bazan da bunun, o insanın bir belâya ve günaha düşmesine bir sebeb olarak ortaya çıktığını görüyoruz. Böylece ilk şeye davet edenin, onun hayrını ve iyiliğini istediği; ikincisine davet edenin ise, onun kötülüğünü ve sıkıntısını istediği ortaya çıkmış olur. Binâenaleyh birincisinin, hidayet rehberi olan bir melek; ikincisinin ise dalâlet edici olan bir şeytan olduğunu anlarız.
 
4) İnsan, amellerini meleklerin yazıp kaydettiğini bilince; bu bilme insanın günahlardan daha fazla sakınmasına sebeb olur. Çünkü meleklerin yüceliğine ve mertebelerinin üstün olduğuna inanan kimse, bir günah işleme gayretine girip, meleklerin de kendisini müşahede ettiklerini bilince, meleklerden utanma hissi, insanı o günaha yönelmekten alıkor. Bu tıpkı o insanın saygı duyduğu bir başka insandan dolayı o günahı işlemekten utanmasına benzer. İnsan amellerini, meleklerin tek tek saydığını bildiğinde, bu bilme insanı günahtan alıkoyan birşey olur. Yine insan günahlarını onların yazdığını bildiğinde, bu alıkoyuculuk daha mükemmel olur.
 
Hz. Osman (radiyallahü anh)'ın şöyle dediği rivayet edilmiştir: "Ey Allah'ın Resulü! Bana, bir insan için ne kadar meleğin görevlendirildiğini söyle" dedi. 
Hz. Peygamber (aleyhisselatü vesselam), "Bir melek sağındadır. O, senin hasenatını (iyiliklerini, iyi amellerini) yazar. Bu melek, aynı zamanda senin solunda bulunan meleğin emîri (reisi)dir. Binâenaleyh bir iyilik yaptığında, o buna karşılık on katı sevab yazar. Ama bir kötülük işlediğinde, solda bulunan, sağda bulunana, "Yazayım mı?" diye sorar. O da, "Hayır, (bekle). Belki tevbe eder" der. Soldaki melek üç defa böyle deyince, sağdaki, "Evet, (artık) yaz. Allah bizi ondan kurtarsın. O ne kötü bir arkadaş. Ne kadar az Allah'ı görüp gözetiyor ve bizden ne az utanıyor'' der. 
Bunlardan başka önünde ve arkanda iki melek daha var. Bunlar, Hak Teâlâ'nın: "Onun (insanın) önünde ve arkasında, kendisini Allah'ın emriyle gözetleyecek takipçi (melekler) var" ayetinde bahsedilenlerdir. Bir melek de, senin perçeminden (kâkülünden) tutmuştur. Sen, Rabbine boyun eğip itaat ettiğinde, başını yukarı kaldırır; isyan edip, başını diktiğinde, başını yere çeker ve indirir (zelil eder). 
İki melek de, senin dudaklarında bulunur. Bana getirdiğin, söylediğin salâtu selamları yazar, kaydederler. Bir melek de ağzının içinde bulunur ve ağzından içeri, yılanların, çıyanların girmesine engel olur. İki melek de iki gözünün üzerinde bulunur. İşte bunlar, her insan ile birlikte bulunan toplam on melektir. Gece melekleri, gündüz melekleri ile nöbet değişirler. Böylece, her insan üzerinde (görevli) yirmi melek bulunur" buyurmuştur.
 
Yine Hz. Peygamber (s.a.s)'in şöyle buyurduğu rivayet edilmiştir: "Aranızda gece ve gündüz takipte olan melekler vardır. Onlar sabah namazı ve ikindi namazı vaktinde (günde iki kez nöbet değişimi için bir araya gelirler." İşte, "Sabah namazını da (edâ et). Çünkü sabah namazı şâhidlidir" (İsrâ, 78) ayeti ile murad edilen şâhidlik budur." (Fahreddini Razi, Tefsir)