DİRİLİŞ ERTUĞRUL DİZİSİNDE MUHYİDDİN-İ ARABİ'NİN EL ÖPTÜRME SAHNESİ
Soru: Hocam selamu aleyküm
Dinimizi anlatırken örneklendirmelerinizi çok beğeniyorum. Hızlı öğreniyorum ve çok akılda kalıcı oluyor. Allah tesirinizi arttırsın.
Osmanlı'nın ilk dönemlerinin anlatıldığı Diriliş dizisinde bu hafta, İbnül Arabi bir dini nikah kıydı. Nikahtan sonra da elini başka biriyle evlendirdiği kıza öptürdü! Bu hareket İslama uygun mudur? Yoksa yaşlı olduğu için mi elini öptürebildi?
Böyle büyük bir alim, yabancı kadınlara elini öptürür mü? Ayrıca diziyi nasıl buluyorsunuz?
Cevap: Ve aleyküm selam ve rahmetullah
Namahreme elini öptüren adamdan alim de olmaz, veli de olmaz!
Kaldı ki, bahsi geçen zat, ehli sünnet ulemasının hakkında 'şeyhül ekber' (en büyük şeyh) buyurdukları Muhyiddin-i Arabi'dir. Bu gibi büyük velilerin Allah'ın dostluğuna erişmesinin en büyük sebebi, şeriata olan hassasiyetleri, haramlardan ve şüphelilerden bizden fazla bir titizlikle sakınmalarıdır.
Kanaatimce, sahnelerin geneli, ilmi bir heyetin kontrolünden geçmeden yapılıyor. İslamı bilen birilerinin kontrolü olsaydı, böyle bir hak dostuna yabancı bir kadının elini öptürmezlerdi. Umarım bundan sonraki bölümlerde, İslamın hükümleri konusunda daha hassas davranırlar.
Zira, mahrem olmayan kadına bakmak haram olduğuna göre, onlara dokunmak veya tokalaşmak mutlaka haramdır.
Peygamberimiz aleyhisselama biat eden kadınlar dediler ki:
"Ey Allah'ın Resulü, biat ederken elimizi tutmadınız." Efendimiz aleyhisselam;
"Ben kadınların elini tutup tokalaşmam." buyurdu. (Ahmed bin Hanbel, Nesâî, İbn Mâce)
Hazreti Aişe (radiyallahü anha) biat ile ilgili şöyle buyuruyor:
"Allah'a yemin ederim ki, Resûlüllah'ın eli bir kadının eline dokunmadı. Sadece sözle onlardan biat aldı." (Müslim)
Allah'ın Peygamberinin elini uzatmadığı kadınlara, hangi şeyh elini uzatabilir? Elini yabancı kadınlara öptüren şeyh, ancak çakma Gandalf olur!
Yine Resulullah, başka bir hadisi şerifinde şöyle buyuruyor:
"Sizden birinizin, başına iğne ile dürtülmesi, kendisi için helâl olmayan bir kadına dokunmaktan daha hayırlıdır." (Beyheki)
Bu gibi hadisi şerifleri, bizim bildiğimiz gibi Muhyiddin-i Arabi hazretleri de biliyor ve bizden daha iyi yaşıyordu.
Diziyi ancak Perşembe ya da Cuma günü ileriye ala ala izleyebiliyorum. İki saatlik zamanı doldurmak için araya çok boş sahneler koymak zorunda kalıyorlar ki, o kadar vaktim yok!
Yapımı genel olarak kaliteli bulduğumu söyleyebilirim.
Yalnız bazı sahneler çok sırıtıyor ve kaliteyi düşürüyor;
1. Kadınlar tesettüre dikkat etmiyor. Ceddimizin hanımları böyle değildi!
2. Allah'a dua edenler, başlarını göğe kaldırıyor! Oysa Allah mekandan münezzehtir. O'na yer tayin etmek ve bir noktaya bakmak, "...O'nun benzeri hiçbir şey yoktur..." muhkem ayetini inkar etmek olur ki bu küfürdür! (Şûrâ 11)
3. İbn-ül Arabi'yi canlandıran kişinin kıraati çok kötü! En basit zikir ve tesbihleri bile çok zor söylüyor ki, bu da küçükken Kur'an kursuna gitmediğinin işaretlerini veriyor. Kıraati böyleyken, hal ve hitabeti ise tam aksine çok oturaklı ve samimi görünüyor.
Ne olursa olsun, dünyaya nam salmış bir tarihimiz var ve bunun tüm ayrıntılarıyla kullanılması ve tanıtılması gerekiyor.
100 yıldır bu milleti atalarına düşman ettiler!
Bu gençlerin uzaydan gelmediklerini, bu kaliteli insanların torunları oldukları gerçeğini öğretecek olan her çalışmayı takdirle karşılarım.
Umarım, İslami hassasiyetlerimize daha bir dikkat ederek çalışmalarına devam ederler; yolları açık olsun!
Not: Bu hafta, bağy suçundan öldürülen Kurdoğlu'nun infaz sahnesini iki defa izledim. Şeriatta, vatana ihanet edenlerin sonunun ne olduğunu göstermesi açısından ibretlik bir sahneydi.
“Allah ve Resûlüne karşı savaşan ve yeryüzünde bozgunculuk yapmaya çalışanların cezası, ancak öldürülmeleri, ya asılmaları, yahut el ve ayaklarının çaprazlama kesilmesi, yahut da bulundukları yerden sürgün edilmeleridir. Bu onların dünyada çekecekleri rezilliktir, âhirette ise onlara büyük bir azap vardır.” (Maide 33)