HER MEZHEPTEN KOLAY OLAN TARAFLARI ALABİLİR MİYİZ?

HER MEZHEPTEN KOLAY OLAN TARAFLARI ALABİLİR MİYİZ?

HER MEZHEPTEN KOLAY OLAN TARAFLARI ALABİLİR MİYİZ?

Soru: Selamün Aleyküm hocam. Çalıştığım yerde bir abi var, adam ben hangi mezhep işime gelirse amelimi ona göre yaparım diyor. Mesela elimden kan gelse Şafii ye göre devam ederim nasıl olsa Şafii de kan namazı bozmaz diyor. Bir bayana dokunsam Hanefi'ye göre amel ederim Hanefi'de bayanlara dokunmak abdesti bozmaz diyor, hepsi hak mezhep hepsi doğru diyor. Bu abiye ne söylemek gerek?

Cevap: Ve aleyküm selam

Bu arkadaşın yaptığı kurnazlığa 'Telfik' denir. Telfik, her mezhepten en kolayına gelen kaideleri alıp keyfine göre amel etmek demektir ki bu caiz değildir.

Hanefi fıkhının en önemli alimlerinden İbni Abidin (rahmetullahi aleyh) Redd-ül Muhtâr adlı eserinde şöyle der:

“Bir işi, ibadeti yaparken mezheplerin kolaylıklarını araştırıp, bunlara göre yapmak bâtıldır.
Meselâ abdestli kimsenin derisinden kan aksa, Şâfiî mezhebinde abdesti bozulmaz. Hanefide bozulur.
Yabancı kadının derisine, derisi değse, Şafiide bozulur. Hanefî mezhebine göre bozulmaz.
Abdest aldıktan sonra derisinden kan akan ve derisi yabancı kadının derisine değen bir kimsenin bu abdestle kıldığı namaz sahih olmaz.
 
Bunun gibi, bir işi bir mezhebe göre yaparken, ikinci bir mezhebe de uymak sözbirliği ile bâtıldır.
 
Şöyle ki, Şâfiî mezhebine uyarak, başının az bir yerini mesh eden kimseye köpek sürtünse, bu kimsenin Malikiyi de taklit ederek, burasını yıkamadan kıldığı namaz sahih olmaz. Çünkü Şafii'de köpeğe sürtünenin namazı sahih olmaz. Maliki'de, köpek necis değil ise de, başının hepsini mesh etmesi lazımdır.
 
Yine bunun gibi, ikrah ile, yani korkutularak yaptırılan talâk, Hanefi'de sahih olur. Diğer üç mezhepte sahih olmaz. Bu adamın, Şâfiî mezhebine uyarak, boşadığı kadın ile ve Hanefi'yi taklit ederek, bu kadının kız kardeşi ile, aynı zamanda evli olması câiz değildir. Çünkü, bir iş yaparken mezhepleri Telfîk etmek yani kolaylıklarını arayıp bunlara göre yapmak, sözbirliği ile sahih değildir. Dört mezhepten, hiçbirine uymadan bir şey yapmak da câiz değildir.”
 
Yine İbni Abidinde, namaz vakitleri anlatılırken deniyor ki:
 
“Sefer ve yağmur gibi özür olunca, öğle ve ikindiyi, akşam ile yatsıyı birlikte kılmak Şafiide câizdir. Hanefide câiz değildir.
 
Bir Hanefi, seferî iken, meşakkat olmadığı hâlde, öğleyi ikindi vaktinde kılsa haram olur. İkindiyi öğle vaktinde kılsa hiç sahih olmaz. Şâfiî mezhebinde ise, ikisi de sahih olur. Kendi mezhebine göre haraç, yani meşakkat olduğu zaman, kendi mezhebindeki ruhsatla amel etmesi câiz olur. Ruhsat ile de yapmakta meşakkat olursa, başka mezhebi taklit etmek câiz ise de, o mezhepte, o ibadet için farz ve vacib olan şeyleri de yapması lâzımdır.”
 
Bir işi, bir ibadeti yaparken başka bir mezhebi taklit eden kimse, kendi mezhebinden çıkmış yani mezhep değiştirmiş olmaz.
 
Her mezhepten en kolayına gelen fetvaları alan kişiye de mezhepsiz denir.
 
Mezhepsiz adam da ya sapık olur ya da ayet ve hadisleri inkar ederek kafir olur...
 
"Dinî hükümleri kendi aklıyla anlamak ve aklı ona rehber etmek isteyen, peygamberliğe inanmamış olur. Onunla konuşmak akıl işi değildir." İmâm-ı Rabbânî (ahmetullahi aleyh)
 
Konu hakkındaki sohbetim: Neden bir mezhebe tâbi olmak zorundayız?