NE OLDU BU SENİN GÖNLÜNE N’OLDU?
Binbir çiçek açan hallerin vardı,
Ne oldu bu senin gönlüne senin?
Allah’ı zikreden dillerin vardı,
Ne oldu bu senin kalbine senin, gönlüne senin?
‘Hak’ deyip ağlayan gözlerin vardı,
Aşk ile titreyen özlerin vardı,
Secdelere giden yüzlerin vardı,
Ne oldu bu senin kalbine senin, gönlüne senin?
Kâbe arzulayan hatırın vardı,
Bülbüllerce öten bir zârın vardı,
Gönülden gönüle pazarın vardı,
Ne oldu bu senin kalbine senin, gönlüne senin?
Dilin Kur’an, hadis söylemez oldu,
Gönlün gönülleri eylemez oldu,
Bedenin aşk yolun boylamaz oldu,
Ne oldu bu senin haline ne oldu, gönlüne ne oldu?
‘Muhammed’ deyince dilin durmazdı,
Fakire uzanan elin durmazdı,
Boynun eğilirdi, belin durmazdı,
Ne oldu bu senin gönlüne ne oldu, kalbine ne oldu?
Damla damla kirler alıp kuşatmış,
Şeytan tokat atmış, ellere satmış,
Gönülde sermayen tükenip bitmiş,
Ne oldu bu senin gönlüne ne oldu, kalbine ne oldu?
Hani zikredip de anardık Hakkı?
Hani o dostlardan sorardık Hakkı?
Hani Mevla’mıza vermiştik canı?
Ne oldu bu senin canına ne oldu, kanına ne oldu?
Hani Efendiye biat etmiştik?
Hani Peygamber’e bir söz vermiştik?
Canı bedenine biz yönelmiştik?
Ne oldu bu senin gönlüne ne oldu, kalbine ne oldu?
Hani namazsız bir gün geçiremezdik?
Hani gaflet ile su içemezdik?
Hani bir gıybetten söz açamazdık?
Ne oldu bu senin gönlüne ne oldu, kalbine ne oldu?
Hani Mustafa’nın yardımı vardı?
Hani duyduklarımız bize kardı?
Şimdi gördüm yaprakların sarardı;
Ne oldu bu senin gönlüne ne oldu, kalbine ne oldu?
(Bu beyit, doğaçlama okunmuştur...)