PEYGAMBERİMİZİN, CİNSELLİKLE İLGİLİ HADİSLERİNİ NAKLEDER MİSİNİZ?
Soru: Peygamberimizin a.s. cinsellikle alakalı tavsiyelerini ve hadislerini nakleder misiniz hocam?
Cevap: İslam, Hristiyanlık ya da Yahudilik gibi içi boşaltılmış bir din değildir. Evden işe; Ticaretten seyahate; Yatak odasından tuvalete kadar her davranışımız hakkında edepleri ve hükümleri kayıt altına alınmış ve tahrif edilemeyecek olan korunmuş bir din'dir İslam.
Bu dinin etli kemikli numunesi olan son Peygamber Muhammed aleyhisselam'ın da, insan fıtratındaki en önemli konulardan biri olan cinsellik hakkında ümmetine tavsiyeleri mevcuttur.
Bu hadisi şeriflerden birkaçını nakledeyim: Ebu Zerr (radiyallahü anh) anlatıyor. Allah'ın Resulü (aleyhisselatü vesselam) şöyle buyurdu:
"Sübhanallah" şeklinde her bir tesbihde, "Elhamdülillah" şeklindeki her bir hamdde, "Allahü Ekber" şeklindeki her bir tekbirde, "la ilahe illellah" şeklindeki her bir tehlilde, her bir Hakk'a çağırmada ve her bir batıldan sakındırmada sadaka sevabı vardır.
(Hatta) sizden birinizin eşi ile cinsî münasebette bulunmasında bile sadaka (sevabı) vardır. Ashab-ı Kiram (hayret ve de merakla) sordular:
'Ya Resülallah! Bizden biri cinsel arzularını tatmin eder de bu sebeple ona nasıl sevap verilir?'
(Pek tabîi ki verilir. Ya sizlerden biri) zina yapacak olsaydı, yaptığı zinadan ötürü günaha girmeyecek miydi? Buna ne dersiniz? Bunun gibi, nikahlı eşiyle cinsel ilişkide bulunduğu zaman da kendisine sevap verilir." (Mişkatü'l-Mesabih, Hadis no: 1898. Müslim, Zekat:52. Ebu Davud, Tatavvu': 12, Edep: 160. Müsned: 7/168)
Başka bir hadisinde:
"Bir kadın, sizden bir kimsenin hoşuna gider ve de kalbinde yer alırsa, eşine gitsin ve onunla yatsın. Bu onun içindekini giderir." (Müslim, Nikah, 10)
Allah'ın Resûlü -Salât ve selâm üzerine olsun- bir hadislerinde şöyle buyurdu:
"Hiçbiriniz eşiyle hayvanlar gibi -sevişmeksizin- cinsî münâsebette bulunmasın. Arada bir elçi bulunsun.
Soruldu:
- 'Ya Resûlallah! Sözünü ettiğiniz elçi nedir?'
- Aşk fısıltıları ve öpüşmedir." (İhyau Ulûmiddin, K. Nikâh Adâbül-Muâşereti (2/64)
Yine Efendimiz aleyhisselatü vesselam buyurdu:
"Erkek, hanımı ile cima ederken, horoz gibi atlayıp inmesin. Kendisi rahatladığı gibi, hanımı da rahatlayıncaya kadar, karnı üzerinde kalsın. Kadın rahatlamadan sen rahatlarsan, o günün kalan kısmı, kadın için uyuşuk ve tembellikle geçer." (Suyutî, el Camiu's-sağîr (Fethu'l-Kadîr ile) 6/323)
Allah Teala buyurdu:
"Erkeklerin, kadınlar üzerinde hakları olduğu gibi, kadınların da erkekler üzerinde hakları vardır. Erkeklerin kadınlar üzerinde hakları bir derece daha fazladır." (Bakara 228)
"Kişi, karısını yatağa çağırdığı zaman (bir özrü olmadan) kadın gelmekten kaçınır, kocası da bu sebeple ona kırgın olarak gecelerse, melekler sabaha kadar o kadına lanet ederler." (Buharî, Nikâh 85; Müslim, Nikâh 120) hadisi, sadece kocasına karşı vazifesini yapmayan kadınlar için değil, karısı şehvetlendiğinde, davetine icab etmeyen kocalar için de geçerlidir.