Yüzünü Görmeden, Bir Güzel Sevdim…

Yüzünü Görmeden, Bir  Güzel Sevdim…

YÜZÜNÜ GÖRMEDEN, BİR GÜZEL SEVDİM…

Evrâdımda toprak kokusun aldım,
Elimi sürmeden bir güzel sevdim.
Bir sekînet indi, huzura daldım;
Yüzünü görmeden bir güzel sevdim.
 
Belki meşrebinden, belki sözünden;
Belki yokluğundan, dertli özünden.
Bir cereyan aldı dizim dizinden;
Yüzünü görmeden bir güzel sevdim.
 
Yapraklar sarardı, kar düştü yaza.
Çayın tadı döndü şekerden tuza.
Aslı’dan ayrıldım, üçten dokuza...
Yüzünü görmeden bir güzel sevdim.
 
Üveys gibi yâre ermesem n’olur?
Ellerine yüzüm sürmesem n’olur?
Kâbe’nin içine girmesem n’olur?
Yüzünü görmeden bir güzel sevdim.
 
Davama yürürüm, zevkime değil.
Meclisime gel dost, uykuma değil.
Sınırlar tenime, ruhuma değil.
Yüzünü görmeden bir güzel sevdim.
 
Rüzgar demek için, sesim mi lazım?
Bir rütbe mi gerek, isim mi lazım?
Aşık olmak için cisim mi lazım?
Yüzünü görmeden bir güzel sevdim…